1940’lı yıllarda savaş nedeniyle modaya ilgi azalmıştı, acil durumlarda rahatlık için düz tabanlı ayakkabılar, maskülen tarz ve tulumlar tercih ediliyordu. Ancak 50’li yıllarda savaşın sona ermesiyle her şey eski haline döndü. Christian Dior modaya yön veren isimdi ve New Look koleksiyonunda yer alan kloş etekler ve beli öne çıkaran sıkı ceketlerle kadınları tekrar feminenliğe kavuşturdu. Coco Chanel de meşhur Chanel takım elbisesini tasarladı, ardından Givenchy’nin elbiseleri Audrey Hepburn ile favori oldu.
Kış aylarını neon renklerle geçirdik, bahara dönerken sorbe tadında renkler bizi bekliyor. Bir yanda canlı dinamik neon renkler dururken, diğer yanda 50’li yılların romantik,naif ve zarif pastel renkler vitrinleri süslüyor.
Özellikle pembe rengin “Nude” yani ten rengine bakan tonları çok gözde, sadece kıyafetlerde değil makyaj malzemelerinde de masum bir çekicilik görülüyor.
Sorbe tonlarını giyerken dikkat etmeniz gerekenler;
Siyah renk ile beraber kullanmayın, gri her zaman daha iyi durur.
Kombin yaparken lacivert yerine mavi, kahverengi yerine krem tonlarını tercih edin.
Baştan ayağa aynı renk giyinecekseniz, kontrastı aksesuarlarla yakalayın. Ağırlıklı altın takı kullanın. Kemer, çanta ve ayakkabılarla da kontrast yapabilirsiniz.
Bu yazın modasında geçen sezondan beri modası geçmeyen dizde biten kalem etekler gücünü koruyor. Bebe yakalı ince trikolar, yüksek belli pantolonlar feminenliği artırıyor.
Hermes Kelly çantalardan yine vazgeçemeyeceksiniz.
Her zaman doğadan ilham alan moda, yine çiçek desenlerinden etkileniyor, çok daha canlı görüneceksiniz. Çiçek desenlerini içinde yer alan bir renkle kombinleyin.
Orkide moru yer edinmek için sarı ve kırmızı gibi iddialı renklerle kullanılıyor.
Baharın iddialı parçası olan ceketler geometrik desenleriyle çok alımlı duruyor.
Plise etek ve elbiseler çok şık, özellikle etekleri ceketlerle giyebilirsiniz.
İri tokalı ve zincirli çantaları, sivri burunlu ve orta boy topuklu ayakkabılarla giyin, ayakkabıda fiyonk detayları 50’li yılların cazibesini yansıtıyor.